Eskimiş eşyalarımızı nasıl değerlendirebiliriz?
Modern yüzyıl, insanlara hayatlarını kolaylaştırmak için birçok olanak sunmuştur; fakat tüm bu kolaylıklar, insanı mutlu etmekte tek başına yeterli olamamaktadır. Teknolojinin veya bilimsel gelişmelerin son sürat ilerlemesi, beraberinde küresel tehlikeleri doğurmaktadır. Yapılan araştırmalar tüketim çılgınlığının dünyaya verdiği zararın korkunç boyutlara ulaştığını belirtmektedir.
Kapitalizm için “moda” kelimesi, pazarlama sektöründe dillerden düşmeyen sihirli bir sözcüktür. Bu sihirli sözcük, insan için doyumsuzluk anlamına gelmektedir, fakat birçoğumuz için bu kabul edilebilir bir durum değildir; zira “e çağın gerisinde mi yaşayalım yahu!” gibi cümlelerle karşımızdaki insanları kınayacak rahatlığa da sahibizdir. Böylece, sürekli çağı yakalamak adına hem kendi dünyamızı mahvediyor, hem de birer tüketim canavarına dönüşüyoruz. İçimizdeki en ilkel duygularımızı açığa çıkarıp, en yakın arkadaşımızla, komşularımızla, mesai arkadaşlarımızla ve hatta kardeşlerimizle bile kıyasıya, gizliden bir rekabetin içine giriyoruz. Sürekli “ benim aldığım daha iyi olmalı” havasını içimize teneffüs etmekteyiz.
Bir eşyaya sahip olabilmek için sağlığımızı hiçe sayıyoruz; sağlımızı kazanmak için de tekrar sahip olduğumuz eşyaları satışa çıkarıyoruz. Eskimişi atıp, yenilerini alıyoruz ve bunu hiç durmadan hayatımız boyunca aynı kaseti tekrar tekrar dinler gibi yapmaktayız. Sonrasında ise hayattan tat almamaya başlıyoruz. Kısaca “ mutsuzlaşıyoruz.”
Kargonun kapımıza geleceği günü bekleyip, aldığımız eşyayı kolisinden çıkarma hazzını yaşamayı umuyoruz. Bu kısa süreli hazzı aldıktan sonra izlediğimiz reklamdaki başka bir ürüne takılıyor gözlerimiz. Kısaca “yine mutsuzlaşıyoruz.”
Adına, sihirli cümle, slogan, ya da anahtar ifade, ne derseniz deyin, bilmemiz gereken cümle “ Eskimiş eşyalarımızı nasıl değerlendirebiliriz? “ olmalıdır.
Yaratıcı tarafınızı öğrenmek ve keşfetmeniz için mükemmel bir olanağı dışarılarda aramayın ve haydi evinizde bir tur atın! Dolaşın odalarınızı ve gözünüze kestirdiğiniz, eskimiş diyebileceğiniz bütün eşyaların listesini yapın. Ardından hakikaten ihtiyaç duyduğunuz eşyaları belirleyin. Sonra da her iki listeyi karşılaştırıp, neyi neye çevirebilirsiniz diye düşünün. Etrafınızdaki insanlardan fikir alabilir, beyin fırtınası yapabilirsiniz. Onlara aynen şunu sorun: Eskimiş eşyalarımızı nasıl değerlendirebiliriz?
Cd parçalarından birer çerçeve, meyve kasalarını rengârenk boyayarak onlardan birer kitaplık, eskimiş elbiselerimizin parçalarından yama tekniği ile yapılmış bir kilim, araba jantından bir masa vs.
Bunları yaparak asıl şimdi kendinizi kanıtlayabilirsiniz. Arkadaşlarınıza yaptığınız bir eseri sergilemekten mutluluk duyabilir, onları da özendirebilirsiniz. Mutlu olma yolunun farklı şekillerini böylece içinizde hissetmiş olacaksınız. Eski dostlarınıza tekrar yeni bir ruh katıp, onlara can verin. Satın alma kuvvetinizin yerine yaratabilme gücünüzü yaşayarak dünyaya farklı bir pencereden bakmış olacaksınız. Modern yüzyılın hastalığından sıyrıldığınızı bilmek, ruhunuzda bahtiyar bir his yaratacaktır.
Modern yüzyıl, insanlara hayatlarını kolaylaştırmak için birçok olanak sunmuştur; fakat tüm bu kolaylıklar, insanı mutlu etmekte tek başına yeterli olamamaktadır. Teknolojinin veya bilimsel gelişmelerin son sürat ilerlemesi, beraberinde küresel tehlikeleri doğurmaktadır. Yapılan araştırmalar tüketim çılgınlığının dünyaya verdiği zararın korkunç boyutlara ulaştığını belirtmektedir.
Kapitalizm için “moda” kelimesi, pazarlama sektöründe dillerden düşmeyen sihirli bir sözcüktür. Bu sihirli sözcük, insan için doyumsuzluk anlamına gelmektedir, fakat birçoğumuz için bu kabul edilebilir bir durum değildir; zira “e çağın gerisinde mi yaşayalım yahu!” gibi cümlelerle karşımızdaki insanları kınayacak rahatlığa da sahibizdir. Böylece, sürekli çağı yakalamak adına hem kendi dünyamızı mahvediyor, hem de birer tüketim canavarına dönüşüyoruz. İçimizdeki en ilkel duygularımızı açığa çıkarıp, en yakın arkadaşımızla, komşularımızla, mesai arkadaşlarımızla ve hatta kardeşlerimizle bile kıyasıya, gizliden bir rekabetin içine giriyoruz. Sürekli “ benim aldığım daha iyi olmalı” havasını içimize teneffüs etmekteyiz.
Bir eşyaya sahip olabilmek için sağlığımızı hiçe sayıyoruz; sağlımızı kazanmak için de tekrar sahip olduğumuz eşyaları satışa çıkarıyoruz. Eskimişi atıp, yenilerini alıyoruz ve bunu hiç durmadan hayatımız boyunca aynı kaseti tekrar tekrar dinler gibi yapmaktayız. Sonrasında ise hayattan tat almamaya başlıyoruz. Kısaca “ mutsuzlaşıyoruz.”
Kargonun kapımıza geleceği günü bekleyip, aldığımız eşyayı kolisinden çıkarma hazzını yaşamayı umuyoruz. Bu kısa süreli hazzı aldıktan sonra izlediğimiz reklamdaki başka bir ürüne takılıyor gözlerimiz. Kısaca “yine mutsuzlaşıyoruz.”
Adına, sihirli cümle, slogan, ya da anahtar ifade, ne derseniz deyin, bilmemiz gereken cümle “ Eskimiş eşyalarımızı nasıl değerlendirebiliriz? “ olmalıdır.
Yaratıcı tarafınızı öğrenmek ve keşfetmeniz için mükemmel bir olanağı dışarılarda aramayın ve haydi evinizde bir tur atın! Dolaşın odalarınızı ve gözünüze kestirdiğiniz, eskimiş diyebileceğiniz bütün eşyaların listesini yapın. Ardından hakikaten ihtiyaç duyduğunuz eşyaları belirleyin. Sonra da her iki listeyi karşılaştırıp, neyi neye çevirebilirsiniz diye düşünün. Etrafınızdaki insanlardan fikir alabilir, beyin fırtınası yapabilirsiniz. Onlara aynen şunu sorun: Eskimiş eşyalarımızı nasıl değerlendirebiliriz?
Cd parçalarından birer çerçeve, meyve kasalarını rengârenk boyayarak onlardan birer kitaplık, eskimiş elbiselerimizin parçalarından yama tekniği ile yapılmış bir kilim, araba jantından bir masa vs.
Bunları yaparak asıl şimdi kendinizi kanıtlayabilirsiniz. Arkadaşlarınıza yaptığınız bir eseri sergilemekten mutluluk duyabilir, onları da özendirebilirsiniz. Mutlu olma yolunun farklı şekillerini böylece içinizde hissetmiş olacaksınız. Eski dostlarınıza tekrar yeni bir ruh katıp, onlara can verin. Satın alma kuvvetinizin yerine yaratabilme gücünüzü yaşayarak dünyaya farklı bir pencereden bakmış olacaksınız. Modern yüzyılın hastalığından sıyrıldığınızı bilmek, ruhunuzda bahtiyar bir his yaratacaktır.