Burak
New member
Selam millet,
Geçen gün kafede arkadaşlarla otururken mevzu bir anda “DGS ile hangi bölümden diyetisyen olunur?” sorusuna geldi. İçimizden biri “Ben diyetisyen olup herkese brokoli yedireceğim” deyince hepimiz kahkahalara boğulduk. Ama sonra fark ettik ki aslında bu ciddi bir soru. Çünkü bir yanda stratejik düşünceler, diğer yanda empatik hayaller devreye giriyor. Hadi gelin bu meseleyi biraz mizahla, biraz samimiyetle ama bolca bilgiyle masaya yatıralım.
DGS’nin Mantığı: İki Yıllıktan Dört Yıllığa Geçiş
Öncelikle bilmeyenler için açıklayayım: DGS, yani Dikey Geçiş Sınavı, iki yıllık önlisans mezunlarının dört yıllık lisans bölümlerine geçmesini sağlayan sistem. İşte tam da burada “Ben hangi iki yıllıktan gidip diyetisyen olurum?” sorusu geliyor.
Erkek arkadaşlardan biri şöyle dedi:
“Stratejik düşünmek lazım. İki yıl okuyup üstüne DGS ile lisansa geçersen hem zaman kazanırsın hem de maliyeti düşürürsün.”
Kadınlar ise olaya bambaşka bir açıdan yaklaştı:
“Diyetisyenlik sadece ders ve sınav işi değil, insanların hayatına dokunmak demek. O yüzden baştan doğru bölümü seçmek önemli.”
Hangi Bölümlerden Diyetisyen Olunur?
Gelelim can alıcı noktaya. DGS ile Beslenme ve Diyetetik bölümüne geçiş yapabilmek için bazı önlisans bölümleri var. Bunlardan bazıları:
- Beslenme ve Diyetetik ile ilgili önlisans bölümleri
- Gıda Teknolojisi
- Aşçılık
- Çocuk Gelişimi (bazı üniversitelerde kontenjan açılabiliyor)
- Sağlıkla ilgili diğer bölümler (meslek yüksekokullarına göre değişiyor)
Erkekler bu noktada hemen plan yapmaya başladılar:
“Bakın, en mantıklısı Gıda Teknolojisi. Hem iş alanı geniş hem de DGS sonrası geçiş şansı yüksek. Risk minimize ediliyor.”
Kadınlar ise şunu ekledi:
“Tamam da sen sadece geçiş şansına bakıyorsun. İnsanlara sağlık ve beslenme konusunda faydalı olmak istiyorsan, seçtiğin bölüm seni motive etmeli. İleride danışanlarınla kuracağın bağ, sana bu yolculukta güç verecek.”
Mizahi Bakış: Diyetisyen Olmak Kolay mı?
Arkadaş grubundan biri espriyi patlattı:
“Ben DGS ile diyetisyen olacağım, sonra herkese lahmacunu salata yapıp yedireceğim!”
Bir diğeri hemen karşılık verdi:
“Senin verdiğin diyet listesinde üç öğün döner çıkar, millet kilo alır.”
Gülsek de şunu fark ettik: Diyetisyenlik sadece yemekle alakalı değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi eğitimi. Bu yüzden hangi bölümden gelirsen gel, işin ucunda insanlarla sağlıklı bir bağ kurmak var.
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı
Erkeklerin bakış açısı daha çok “en kısa, en kolay, en mantıklı yol” üzerineydi. Örneğin:
- “Hangi bölümden geçiş ihtimali daha yüksek?”
- “Hangisinde rakip az, kontenjan çok?”
- “Hangi bölüm mezunları mezuniyet sonrası iş garantisi buluyor?”
Bu sorular aslında bir yol haritası çıkarıyor. Onlara göre mesele, oyunu doğru oynayıp en az riskle en iyi sonuca ulaşmak.
Kadınların Empatik Yaklaşımı
Kadınların yaklaşımı ise daha çok “bu meslekle nasıl bir hayat dokusu örülecek?” sorusuna odaklanıyordu. Mesela:
- “Bir danışan sana hayatındaki en kırılgan anında geliyor, senin bilgin kadar sabrın ve anlayışın da önemli.”
- “Bölümü seçerken sadece sınavı değil, ileride insanlara dokunacağın anları düşünmelisin.”
Onlar için mesele, mesleğin duygusal ve sosyal boyutunu hesaba katmak.
Günümüz ve Gelecek Perspektifi
Bugünlerde beslenme bilinci çok arttı. Sosyal medyada herkes bir şeyler öneriyor. Ama diyetisyenlik bilimselliği olan, ciddi bir emek isteyen bir alan.
Gelecekte ise bu mesleğin önemi daha da artacak. Çünkü:
- Hareketsizlik ve obezite hızla artıyor.
- Sağlıklı yaşam trendi güçleniyor.
- Kişiye özel beslenme programları popülerleşiyor.
Erkekler bu geleceğe “stratejik fırsat” gözüyle bakıyor: “İyi bir diyetisyen iş bulma sıkıntısı çekmez.”
Kadınlar ise bunu “toplumsal fayda” olarak görüyor: “Sağlıklı nesiller yetiştirmek bizim elimizde.”
Forum Soruları: Tartışmayı Canlandıralım
- Sizce DGS ile diyetisyen olmak için en mantıklı önlisans bölümü hangisi?
- Erkeklerin stratejik yaklaşımı mı yoksa kadınların empatik yaklaşımı mı daha önemli?
- Diyetisyenlik mesleği sizce daha çok “kariyer” mi yoksa “insanlara hizmet” mi?
- Bu mesleğe girerken mizahı da işin içine katmalı mıyız, yoksa ciddi bir çizgi mi izlenmeli?
Sonuç: Strateji + Empati = Diyetisyenlik
Sonuç olarak, “Hangi bölümden DGS ile diyetisyen olunur?” sorusunun tek bir cevabı yok. Seçilecek yol kişiden kişiye değişir. Erkeklerin stratejik ve planlı bakışı, kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımı birleşince ortaya daha anlamlı bir meslek yolculuğu çıkıyor.
Unutmayalım, diyetisyenlik sadece kalori hesaplamak değil; insanların hayatına dokunmak, onlara yeni bir yaşam tarzı kazandırmak. Bunun için de hem sağlam bir eğitim temeli hem de güçlü bir empati gerekiyor.
Şimdi size soruyorum: Burada olan forum üyelerinden diyetisyenliği düşünen var mı? Varsa hangi bölümden DGS yapmayı planlıyorsunuz? Hem gülelim, hem tartışalım, hem de birbirimize yol gösterelim.
Geçen gün kafede arkadaşlarla otururken mevzu bir anda “DGS ile hangi bölümden diyetisyen olunur?” sorusuna geldi. İçimizden biri “Ben diyetisyen olup herkese brokoli yedireceğim” deyince hepimiz kahkahalara boğulduk. Ama sonra fark ettik ki aslında bu ciddi bir soru. Çünkü bir yanda stratejik düşünceler, diğer yanda empatik hayaller devreye giriyor. Hadi gelin bu meseleyi biraz mizahla, biraz samimiyetle ama bolca bilgiyle masaya yatıralım.
DGS’nin Mantığı: İki Yıllıktan Dört Yıllığa Geçiş
Öncelikle bilmeyenler için açıklayayım: DGS, yani Dikey Geçiş Sınavı, iki yıllık önlisans mezunlarının dört yıllık lisans bölümlerine geçmesini sağlayan sistem. İşte tam da burada “Ben hangi iki yıllıktan gidip diyetisyen olurum?” sorusu geliyor.
Erkek arkadaşlardan biri şöyle dedi:
“Stratejik düşünmek lazım. İki yıl okuyup üstüne DGS ile lisansa geçersen hem zaman kazanırsın hem de maliyeti düşürürsün.”
Kadınlar ise olaya bambaşka bir açıdan yaklaştı:
“Diyetisyenlik sadece ders ve sınav işi değil, insanların hayatına dokunmak demek. O yüzden baştan doğru bölümü seçmek önemli.”
Hangi Bölümlerden Diyetisyen Olunur?
Gelelim can alıcı noktaya. DGS ile Beslenme ve Diyetetik bölümüne geçiş yapabilmek için bazı önlisans bölümleri var. Bunlardan bazıları:
- Beslenme ve Diyetetik ile ilgili önlisans bölümleri
- Gıda Teknolojisi
- Aşçılık
- Çocuk Gelişimi (bazı üniversitelerde kontenjan açılabiliyor)
- Sağlıkla ilgili diğer bölümler (meslek yüksekokullarına göre değişiyor)
Erkekler bu noktada hemen plan yapmaya başladılar:
“Bakın, en mantıklısı Gıda Teknolojisi. Hem iş alanı geniş hem de DGS sonrası geçiş şansı yüksek. Risk minimize ediliyor.”
Kadınlar ise şunu ekledi:
“Tamam da sen sadece geçiş şansına bakıyorsun. İnsanlara sağlık ve beslenme konusunda faydalı olmak istiyorsan, seçtiğin bölüm seni motive etmeli. İleride danışanlarınla kuracağın bağ, sana bu yolculukta güç verecek.”
Mizahi Bakış: Diyetisyen Olmak Kolay mı?
Arkadaş grubundan biri espriyi patlattı:
“Ben DGS ile diyetisyen olacağım, sonra herkese lahmacunu salata yapıp yedireceğim!”
Bir diğeri hemen karşılık verdi:
“Senin verdiğin diyet listesinde üç öğün döner çıkar, millet kilo alır.”
Gülsek de şunu fark ettik: Diyetisyenlik sadece yemekle alakalı değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi eğitimi. Bu yüzden hangi bölümden gelirsen gel, işin ucunda insanlarla sağlıklı bir bağ kurmak var.
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı
Erkeklerin bakış açısı daha çok “en kısa, en kolay, en mantıklı yol” üzerineydi. Örneğin:
- “Hangi bölümden geçiş ihtimali daha yüksek?”
- “Hangisinde rakip az, kontenjan çok?”
- “Hangi bölüm mezunları mezuniyet sonrası iş garantisi buluyor?”
Bu sorular aslında bir yol haritası çıkarıyor. Onlara göre mesele, oyunu doğru oynayıp en az riskle en iyi sonuca ulaşmak.
Kadınların Empatik Yaklaşımı
Kadınların yaklaşımı ise daha çok “bu meslekle nasıl bir hayat dokusu örülecek?” sorusuna odaklanıyordu. Mesela:
- “Bir danışan sana hayatındaki en kırılgan anında geliyor, senin bilgin kadar sabrın ve anlayışın da önemli.”
- “Bölümü seçerken sadece sınavı değil, ileride insanlara dokunacağın anları düşünmelisin.”
Onlar için mesele, mesleğin duygusal ve sosyal boyutunu hesaba katmak.
Günümüz ve Gelecek Perspektifi
Bugünlerde beslenme bilinci çok arttı. Sosyal medyada herkes bir şeyler öneriyor. Ama diyetisyenlik bilimselliği olan, ciddi bir emek isteyen bir alan.
Gelecekte ise bu mesleğin önemi daha da artacak. Çünkü:
- Hareketsizlik ve obezite hızla artıyor.
- Sağlıklı yaşam trendi güçleniyor.
- Kişiye özel beslenme programları popülerleşiyor.
Erkekler bu geleceğe “stratejik fırsat” gözüyle bakıyor: “İyi bir diyetisyen iş bulma sıkıntısı çekmez.”
Kadınlar ise bunu “toplumsal fayda” olarak görüyor: “Sağlıklı nesiller yetiştirmek bizim elimizde.”
Forum Soruları: Tartışmayı Canlandıralım
- Sizce DGS ile diyetisyen olmak için en mantıklı önlisans bölümü hangisi?
- Erkeklerin stratejik yaklaşımı mı yoksa kadınların empatik yaklaşımı mı daha önemli?
- Diyetisyenlik mesleği sizce daha çok “kariyer” mi yoksa “insanlara hizmet” mi?
- Bu mesleğe girerken mizahı da işin içine katmalı mıyız, yoksa ciddi bir çizgi mi izlenmeli?
Sonuç: Strateji + Empati = Diyetisyenlik
Sonuç olarak, “Hangi bölümden DGS ile diyetisyen olunur?” sorusunun tek bir cevabı yok. Seçilecek yol kişiden kişiye değişir. Erkeklerin stratejik ve planlı bakışı, kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımı birleşince ortaya daha anlamlı bir meslek yolculuğu çıkıyor.
Unutmayalım, diyetisyenlik sadece kalori hesaplamak değil; insanların hayatına dokunmak, onlara yeni bir yaşam tarzı kazandırmak. Bunun için de hem sağlam bir eğitim temeli hem de güçlü bir empati gerekiyor.
Şimdi size soruyorum: Burada olan forum üyelerinden diyetisyenliği düşünen var mı? Varsa hangi bölümden DGS yapmayı planlıyorsunuz? Hem gülelim, hem tartışalım, hem de birbirimize yol gösterelim.