Söz kifayetsiz kalacaksa susmalı insan kimin sözü ?

Simge

New member
“Söz Kifayetsiz Kalacaksa Susmalı İnsan” Sözü Kimin? Geleceğe Dair Tahminler ve Yorumlar

Merhaba değerli okuyucular,

“Söz kifayetsiz kalacaksa susmalı insan…” Bu anlam yüklü söz, birçoğumuzun hayatında zaman zaman karşılaştığı bir durumun özeti gibidir: İnsan, düşüncelerini ifade etmekte zorlandığında, bu sessizlik bazen en doğru cevaptır. Peki bu sözü kim söyledi? Her şeyden önce, bu sözü halk arasında genellikle Hz. Mevlâna’ya atfederiz. Ancak, asıl kökeni farklı düşünürlerin ve filozofların benzer düşüncelerine dayandığı için bu tür alıntılar zaman zaman netleştirilemez. Fakat burada daha önemli olan nokta, bu sözün zamanın ruhuna nasıl hitap ettiğidir.

Bu yazıda, bu sözü sadece bir düşünce olarak ele almakla kalmayacak, geleceğe yönelik çıkarımlarla, insanın bu bağlamda kendini ifade etme biçiminin nasıl evrileceğine dair bazı tahminlerde bulunacağız.

İletişim ve Kifayet: Gelecekteki Toplumlar Nasıl Sessizleşecek?

İletişim, tarih boyunca insanların birbirlerini anlamasını, dünyayı kavramasını sağlayan en güçlü araçlardan biri olmuştur. Fakat günümüzde, dijitalleşen dünyanın ve bilgi akışının hızı, bazen insanlar arasında daha fazla bilgi kirliliği yaratmakta. Hızla yayılan ve anlamı derinleştirmeyen mesajlar, “kifayet” noktasına gelmekte zorlanıyor. Yani, insanların söyledikleri sözler, içsel anlamlarından çok daha yüzeysel hale gelebiliyor. Bu durumda, bu sözün anlamı devreye giriyor: “Kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan.”

Gelecekte bu durumu, dijitalleşmenin artan etkileriyle daha çok göreceğiz. İnsanlar, sosyal medya platformları üzerinden sürekli birbirlerine fikirler ve düşünceler sunuyorlar. Ancak her gün karşılaştığımız bu mesajların çoğu, aslında yeterli anlam derinliğine sahip değil. Bu durum, insanların sözlerinin kifayetsiz hale gelmesine neden oluyor. Ve bu kifayetsiz sözlerin sonunda, insanlar daha fazla susmayı tercih edebilirler. Teknolojinin ve dijital kültürün geleceği üzerine yapılan araştırmalar, iletişimde yüzeyselliğin arttığını ve bunun da insanların daha derin düşüncelerini ifade etme konusunda geri çekilmelerine yol açtığını gösteriyor (Pew Research Center, 2024).

Erkekler ve Kadınlar Arasındaki Farklı İletişim Dinamikleri: Stratejik ve Toplumsal Yönler

Erkeklerin genellikle çözüm odaklı ve stratejik bakış açılarıyla tanındığı, kadınların ise toplumsal etkiler ve empati konusunda daha yoğun bir odaklanma eğiliminde olduğu doğru. Bu bağlamda, gelecekteki iletişim biçimlerinin nasıl şekilleneceğini incelerken, bu cinsiyet farklarını göz önünde bulundurmak önemli.

Erkeklerin stratejik ve veri odaklı bakış açıları, bazen onların daha kısa, öz ve dolayısıyla kifayetsiz kalan konuşmalar yapmalarına neden olabilir. Erkekler, genellikle konuya doğrudan yaklaşarak çözüm üretmeye çalışırlar. Bu da bazen daha derinlemesine düşünülmüş bir açıklama gerektiren durumlar için yetersiz kalabilir. Örneğin, şirket yöneticilerinin toplantılarda hızla kararlar aldığını, ancak bu kararların bazen sosyal etkiler açısından yeterince düşünülmediğini görebiliriz.

Kadınlar ise daha çok toplumsal etkiler ve empati ile iletişim kurma eğilimindedirler. Bir konu hakkında derinlemesine düşünmek ve bu düşünceleri başkalarına aktarmak adına, daha fazla detaylı konuşmalar yapabilirler. Ancak bu, kadınların da bazen "kifayet" noktasına ulaşıp susmalarına yol açabilir. Toplumların, özellikle kadınları daha fazla sesini çıkarmaya teşvik ettiği bir gelecekte, belki de daha fazla kadın sesinin etkin olacağı bir dünyada, “susmak” eski bir tabir olabilir.

Bu iki bakış açısının, özellikle gelecekteki iletişimde nasıl bir denge oluşturacağını anlamak için, toplumsal cinsiyet araştırmaları ve iletişim teorileri üzerine yapılan çalışmalara başvurmak gereklidir. Kadın ve erkeklerin iletişim biçimleri üzerine yapılan bilimsel analizler, her iki tarafın da gelecekte kendi seslerini daha güçlü şekilde duyurabileceğini göstermektedir (Tannen, 2023).

Teknolojik Gelişmelerin İletişime Etkisi: Kifayetsiz Sözler veya Anlamlı Suskunluklar?

Teknolojik gelişmelerin etkisiyle, sözlü iletişim giderek daha az kullanılırken, yazılı ve dijital iletişim hızla artmaktadır. Bu durumda, “kifayet” kavramı yeni bir biçim alabilir. Yapay zeka ve otomatik sistemlerin, insanların kelimelerini doğru bir şekilde anlamasına ve iletmesine yardımcı olacağı bir dünyada, insanlar sözlerinin kifayetsiz olmasından daha az endişe duyabilirler. İnsanlar, duygu ve düşüncelerini daha hızlı ve verimli bir şekilde iletmek için teknolojiyi kullanacaklardır.

Ancak, bu noktada şu soru akıllara gelmektedir: İnsanlar, teknolojiyle birleşen iletişimle daha anlamlı mı konuşacaklar, yoksa yine de anlamın kaybolması sonucu daha fazla susacaklar mı? Bunun cevabını bilmek kolay değil. Ancak, veri güvenliği ve dijital etkileşimin artan etkisi, bu gelecekte daha fazla insanın derinlemesine düşüncelerini paylaşmak yerine daha kısa ve öz mesajlarla iletişim kurmasına yol açabilir.

Gelecekte, sesli ve yazılı iletişimin daha da entegre olduğu bir dünyada, belki de insanın “susmak” yerine, daha verimli ve anlamlı bir şekilde konuşma yollarını keşfetmesi gerekecek.

Sonuç ve Sorular: Sözlerimiz ve Suskunluğumuz Gelecekte Nasıl Değişecek?

Sonuç olarak, “Söz kifayetsiz kalacaksa susmalı insan” sözü, gelecekte daha fazla anlam kazanacak gibi görünüyor. Çünkü iletişimde yüzeyselleşme ve dijitalleşme arttıkça, insanların daha derin düşüncelerini ifade etme ihtiyaçları da artacaktır. Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların ise toplumsal etkilerle şekillenen bakış açıları, iletişimin dinamiklerini yeniden şekillendirecek.

Gelecekte daha fazla insan susmayı mı tercih edecek, yoksa yeni teknolojiler sayesinde daha anlamlı bir şekilde mi konuşacak?

Sizce bu değişen iletişim biçimleri, toplumsal cinsiyet farklılıklarını nasıl etkiler? Teknolojik gelişmeler, anlamlı konuşmaların yerini alabilir mi, yoksa insanlık eski suskunluk halini mi tercih eder?

Görüşlerinizi bizimle paylaşın!